Bazı literatür verilerine göre, safranın vatanının Anadolu ve Doğu Akdeniz çevresi olduğu, bazı kaynaklara göre ise, safranın Anadolu,ya Orta Asya'dan göç eden Türkler tarafından getirildiği belirtilmektedir.
Homeros ve Hipocrates, safranın çağlar boyunca İran ve Hindistan'ın Keşmir Bölgesinde yetiştirildiğini kaydetmektedirler. Moğollar safranı Çin'e Araplar İspanya'ya ve Haçlılar Batı Avrupa'ya tanıtmışlardır. Eski Yunan, Roma ve Mısır uygarlıklarında safran, boyama, parfüm, ilaç ve yemek pişirme gibi amaçlarla kullanılmıştır. Kleopatra'nın, safrandan üretilmiş parfüm kullandığına ait kayıt düşülmüştür. Orta-Doğu'da, en az 4000 yıldan beri aromatik tatlandırıcı, parfüm, boya, ilaç ve hatta bir aphrodisiac olarak kullanılmak üzere safran yetiştirilmiştir. Öyle olmuştur ki, safran zaman zaman altın ile eşdeğer tutulmuştur.

Geçmişte safranın Ülkemizde yetiştirildiği yerler, başta Safranbolu olmak üzere İstanbul, Tokat, İzmir, Adana ve Şanlıurfa'dır. Safranbolu'da 40 kadar köyde safran yetiştirildiği kaydedilmiştir. Bugün ülkemizde safran yetiştiriciliği, yalnızca Safranbolu'da Davutobası (dört aile), Yörük (bir aile), Aşağıgüney (bir aile) Köylerinde olmak üzere üç köyde, 4310m2 alanda devam ettirilmeye çalışılmaktadır.Toplam üretimimiz 2004 sezonunda 7-10 kg arasında tahmin edilmektedir. Böylece dünya safran ticaretindeki önemli yerimizi kaybettiğimiz gibi, yurt içi üretim tüketimimizi karşılayamadığı için safran ithal etmek durumundayız.