SAFRAN (zaferan)

Since 2010

Tarihçe

Safran yetiştiriciliğinin tarihi 3.000 yıl öncesine kadar uzanır. Kültür bitkisi olan safranın doğada bulunan öncülü 'Crocus cartwrightianus' tur. İnsan yetiştiriciler, aşırı uzun tepeciğe sahip olan örnekleri seçerek yetiştirdi. Bunun sonucunda 'C. cartwrightianus' un kısır bir mutant formu olarak 'C. sativus' Bronz Çağı’nda Girit’te ortaya çıktı. Uzmanlara göre safrandan bahseden ilk doküman MÖ 7. yüzyıldan kalma Asurlular döneminde Asurbanipal tarafından toplatılan bir botanik kaynakçasıdır. Bundan sonra 4.000 yıl boyunca safranın 90 kadar hastalığın tedavisinde kullanıldığına dair dokümantasyon ortaya çıkarılmıştır. O tarihlerden beri Akdeniz bölgesinde hem baharat hem de ilaç olarak kullanılan safran yavaş yavaş Avrasya’nın diğer bölgeleriyle Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika’ya kadar yayılmıştır. Son yıllarda safran üreticiliği Okyanusya kıtasına da uzanmıştır.

Akdeniz

Minos uygarlığı zamanında MÖ 1500–1600 yılları arasında safranın tedavi amaçlı ilaç olarak kullanıldığını gösteren saray freskleri bulunmuştur. Sonraları Yunan efsanelerinde Kilikya’ya yapılan deniz yolculuklarından bahsedilir. Maceraperestlerin oraya dünyanın en değerli safranı olduğuna inandıkları safranı bulma ümidiyle gittiği aktarılır. Başka bir efsanede Crocus ve Smilax’tan bahseder. Büyülenen Crocus ilk safran bitkisine dönüşür. Antik Akdeniz ulusları; Mısırlı parfümcüler, Gazalı doktorlar, Rodoslu kasabalılar, ve Yunan 'hetaerae' adı verilen saray kadınları parfümlerde, merhemlerde potpurilerde, maskaralarda, kutsal sunaklarda, ve tıbbi tedavilerde safran kullanmıştır.

Helenistik Mısır döneminin sonlarında Kleopatra''nın, sevişmelerinin daha zevkli geçmesi için banyosunda safran kullandığı bilinir. Mısırlı sağlıkçılar her türlü gastroentestinal tedavi için safranı kullanırdı. Sidon ve Tyre gibi şehirlerde de safran dokumaların boyanmasında kullanılmıştır. Romalılar safranı o kadar çok seviyordu ki Romalılar güney Galya kolonilerinde yanlarında getirdikleri safranı Roma yıkılıncaya kadar oldukça yaygın bir biçimde yetiştirmişlerdir. Farklı teoriler safranın Fransa’ya tekrar dönmesini 8. yüzyılda Endülüslüler’e ya da 14. yüzyılda Avignon papalığına bağlar.

Asya

Irak’ta 50.000 yıllık tarihöncesi hayvan tasvirlerinde safran-bazlı pigmentlere rastlanmıştır. Sonraları Sümerler doğada büyüyen safranı tedavi ve sihirli iksir yapmak için kullandı. Safran, MÖ 2. binyılda Minos saray kültüründen çok daha önce bir ticaret malı olarak kullanılıyordu. Yahudi dilinde Süleyman’ın Şarkısı’nda da safrandan saygıyla sözedilir. Antik Persler MÖ 10. yüzyılda Derbena, İsfahan, ve Horasan şehirlerinde Fars safranı ( 'Crocus sativus' Hausknechtii) yetiştirdi. Bu yerlerde safran lifleri tanrılara sunulan dokumalarda, boya, parfüm, ve ilaçlarda kullanılmıştır. Safran lifleri yataklara serpilmiş, ve melankoli krizlerini iyileştirmek için sıcak çaylarla karıştırılmıştır. Perslilerin safranı uyuşturucu maddelerle birlikte ve afrodizyak olarak kullandığı da sanılmaktadır. Asya seferleri sırasında Büyük İskender safranı içecek ve yiyeceklerinde kullandığı gibi savaş yaralarını tedavi amacıyla banyosunda da kullanmıştır. İskenderi taklit eden askerleri safran ile banyo alma alışkanlığını Yunanistan’a getirmişlerdir.

Safran’ın Güney Asya’ya gelişiyle ilgili birbiriyle çelişen teoriler bulunur. Geleneksel Keşmir ve Çin söylencelerine göre safran 900 ile 2500 yıl önce bir zamanda buralara ulaşmıştır. Antik Pers kayıtlarını inceleyen tarihçiler bu tarihin MÖ 500 yılından önce olduğunu bulmuşlardır. Bu ya Perslilerin park ve bahçelerde safran soğanlarını dikmeleriyle ya da Perslilerin Keşmir’i işgal edip orada koloni kurmasıyla olmuştur. Fenikeliler Keşmir safranını boya olarak ve melankoli tedavisi için pazarlamışlardı. Daha sonra tüm Güney Asya’da yemeklerde ve boya olarak safran kullanımı yaygınlaşmıştır. Örneğin Hindistan’da Budist keşişler Buddha Siddhartha Gautamanın ölümünden sonra safran renkli giysiler giymeye başlamışlardır.

7. yüzyıldan Ermeni yazar Şiraklı Ananya Çin’i şöyle tanımlamıştır:

{{Cquote
Orada o kadar çok safran vardır ki eğer birisi bembeyaz giyinmiş şekilde, beyaz bir atın üstünde ve beyaz bir şahin ile ava çıksa geriye döndüğünde hepsi sapsarı olurdu.}} "http://rbedrosian.com/china.htm. Gerçekten de eski Çin tıp kitaplarında safrandan sözedilir. MÖ 200 ile 300 yıllarından kalma ve efsanevi 'Yan' ("Ateş") İmparatoru (炎帝) Şennong’un hazırladığı düşünülen kırk ciltlik 'Shennong Bencaojing' (神農本草經 — "Şennongs Büyük Şifalı Bitkiler Kitabı ", ya da 'Pen Tsao' veya 'Pun Tsao' diye de bilinir) adlı ilaçlarla ilgili eserde farklı rahatsızlıklar için bitkilerden yapılan 252 tedavi şeklinden sözedilir. Ancak 3. yüzyılda Çinliler safranın Keşmirden geldiğinden sözediyordu. Çinli bir tıp uzmanı Wan Zhen, "Safran, Buda’ya sunulmak üzere Keşmir’de yetiştirilir." diye yazmıştı. Wan kendi döneminde safranın nasıl kullanıldığını da şöyle anlatmıştır: "Safran çiçeği birkaç gün sonra solar sonra da safran elde edilir. Sarı rengi nedeniyle değerlidir. Şaraba koku vermek için kullanılır"


Avrupa

Avrupa’da Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra safran yetiştiriciliği oldukça azaldı. Safran Avrupa’ya Endülüslüler’in İspanya, Fransa ve İtalya’ya girmesiyle birlikte geri döndü. 14. yüzyıldaki Kara Veba salgını sırasında safran bazlı ilaçlara olan talep çok yüksek miktarlara ulaşınca Venedik ve Ceneviz gemileri Rodos gibi Güney Akdeniz’de bulunan yerlerden safran getirdiler. Soylular tarafından böyle bir gemi yükünün çalınması nedeniyle ondört hafta süren "Safran Savaşı" çıktı. Safran nedeniyle ortaya çıkan çatışmalar ve safran korsanlığının saldığı korku nedeniyle Basel’de başarılı bir şekilde safran kültürüne başlandı. Safran yetiştiriciliği ve ticareti daha sonra da Nürnberg’e sıçramıştır. Çok kısa bir süre sonra da safran yetiştiriciliği özellikle Norfolk ve Suffolk olmak üzere İngiltere’nin tamamına yayılmıştır. Essex’in Saffron Walden kasabasının adı yetiştirilen yeni üründen gelmektedir. Bu kasaba İngiltere’de safran yetiştiriciliğinin ve ticaretinin merkezi olmuştur. Ancak çikolata, kahve, çay ve vanilya gibi daha egzotik ürünlerin denizaşırı topraklardan getirilmesiyle birlikte Avrupa’da safran üretimi azalmıştır. Yalnızca güney Fransa, İtalya ve İspanya’da önemli miktarlarda safran üretimi süregelmiştir.

Schwenkfelder Kilisesi üyeleri yanlarında taşıdıkları bir sandık safran soğanıyla göçettikleri Amerika kıtasına safranı getirmiştir. 1730 yılında tüm doğu Pensilvanya’da safran yetiştiriliyordu. Karayiplerdeki İspanyol kolonilerinin büyük miktarlarda bu yeni Amerikan safranından satınalması ve yüksek talep nedeniyle Philadelphia emtia borsasında safranın liste fiyatı altına denkti. 1812 Savaşı’nda safran taşıyan birçok gemi batırıldıktan sonra Karayiplerle olan safran ticareti ortadan kalkmıştır. Yine de yöresel olarak keklerde, makarnalarda, tavuk ve alabalık çorbalarında kullanılmak üzere az miktarda da olsa Pensilvanya’da safran üretimi devam eder. Günümüzde Kuzey Amerika’da Lancaster County, Pensilvanya’da safran üretimi devam etmektedir.

TAŞRANIN ALTIN ÇİÇEĞİ ZAFERAN(SAFRAN)